top of page

Çalıştığım 
Alanlar 

Çapa 1
B1
DEHB
shutterstock_2289181229.jpg

DEHB

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukları etkileyen en yaygın ruhsal bozukluklardan biridir. DEHB'nin belirtileri arasında dikkat eksikliği (odaklanma güçlüğü), hiperaktivite (ortama uygun olmayan aşırı hareketlilik) ve dürtüsellik (bir adım sonrasını düşünmeden hareket etme) bulunmaktadır. DEHB, kronik ve hayatı olumsuz etkileyen bir bozukluk olarak kabul edilmekte olup bireyin yaşamını akademik ve mesleki başarılar, kişilerarası ilişkiler ve günlük işlevsellik gibi birçok açıdan etkilediği bilinmektedir. DEHB tedavisinde genellikle bir multidisipliner yaklaşım benimsenir ve ilaç tedavisi, eğitim, psikoeğitim ve psikoterapi gibi çeşitli yöntemler bir arada kullanılır.

Öfke Problemleri

Öfke problemi, bireyin kontrolsüz veya aşırı öfke tepkileri sergilemesi durumunu ifade eder. Bu durum, bireyin duygusal regülasyon becerilerinin zayıf olması veya stres, öfke tetikleyicileri, iletişim sorunları gibi faktörlerle ilişkili olabilir. Öfke problemi olan kişiler, sık sık küçük olaylara aşırı tepki gösterme, agresif davranışlar sergileme veya öfkelerini kontrol etmekte zorlanma eğilimindedirler.

Öfke problemleri genellikle çeşitli faktörlerin bir kombinasyonuyla ilişkilidir. Bu faktörler arasında genetik yatkınlık, çocukluk dönemi travmaları, öfke modelleme (ailede öfkeyi gözlemleme), düşük özsaygı, zor yaşam koşulları, stres ve duygusal regülasyon becerilerinin eksikliği bulunabilir.

Öfke problemleri, bireyin sosyal ilişkilerini, iş performansını ve genel yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, öfke sorunlarıyla başa çıkma ve duygusal regülasyon becerilerini geliştirme konusunda yardım almak önemlidir. Psikoterapi, öfke problemleriyle başa çıkmada bireylere güçlü bir destek sağlamaktadır.

shutterstock_2278681123.jpg
ÖFKE
shutterstock_2154319573.jpg

Depresyon

Depresyon (majör depresif bozukluk), duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak olumsuz etkileyen yaygın ve ciddi bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Tedavi edilebilir bir durumdur. Depresyon, bir zamanlar keyif aldığınız aktivitelere duyulan ilginin kaybı veya üzüntü hissi yaratır. Bu durum çeşitli duygusal ve fiziksel sorunlara yol açabilir. Okulda, işte ve evde fonksiyon gösterme yeteneğinizi azaltabilir.

Depresyon belirtileri arasında, üzgün hissetme veya depresif bir ruh hali, bir zamanlar keyif alınan aktivitelerde ilgi kaybı, diyetle ilgili olmayan kilo kaybı veya kilo alma, uykuda sorun yaşama veya aşırı uyuma, enerji kaybı veya artmış yorgunluk, anlamsız fiziksel aktivitenin artması (örneğin, yerinde duramama, ahenksiz hareket etme, el ovuşturma) veya yavaşlamış hareketler veya konuşma (bu eylemlerin başkaları tarafından gözlemlenecek kadar ciddi olmalıdır), değersiz hissetme veya suçluluk duyma, düşünme, odaklanma veya karar verme zorluğu, ölüm veya intihar düşünceleri yer almaktadır. 

Depresyn

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB), sürekli tekrarlayan, istenmeyen düşüncelere, fikirlere veya duyumları (obsesyonlar) sahip olduğu bir psikiyatrik bozukluktur. Bu düşüncelerden kurtulmak için, kişiler tekrarlayıcı bir şekilde bir şey yapma ihtiyacı hissederler (kompulsiyonlar). Ellerini yıkama/temizleme, şeyleri kontrol etme ve zihinsel eylemler (sayma) gibi diğer aktiviteler gibi tekrarlayan davranışlar, bir kişinin günlük aktivitelerini ve sosyal etkileşimlerini önemli ölçüde engelleyebilir.   OKB'li insanlar için düşünceler sürekli ve rahatsız edici, davranışlar ise katıdır. Davranışları gerçekleştirmemek genellikle belirli bir korkuyla ilişkilidir ve bu davranışların tamamlanmaması durumunda ciddi sonuçlardan (kendine veya sevdiklerine) endişe duyulur. Obsesif düşüncelerin gerçekçi olmadığını bilseler bile, OKB'li insanlar obsesif düşüncelerden ayrılmakta veya kompulsif eylemleri durdurmada zorluk yaşarlar.OKB tanısı, zaman alıcı (günde bir saatten fazla), önemli ölçüde sıkıntıya neden olan ve iş veya sosyal işlevselliği bozan obsesyonlar ve/veya kompulsiyonların varlığını gerektirir.  OKB genellikle çocukluk, ergenlik veya erken yetişkinlikte başlar. Psikoterapi, OKB'nin tedavisinde önemli bir rol oynar ve bireylere obsesyonlar ve kompulsiyonlar arasındaki bağlantıyı anlama, bu kalıpları değiştirme ve yaşam kalitesini artırma konularında yardımcı olur.

shutterstock_1771700837.jpg
OKB
shutterstock_1767203567.jpg

Kaygı Bozuklukları

Kaygı, stresle karşı normal bir tepki olarak kabul edilir. Hafif düzeydeki kaygı bazı durumlarda faydalı olabilir. Bize tehlikelere karşı uyanık olmamızı sağlayabilir, bizi hazırlamaya ve dikkatimizi toplamaya yardımcı olabilir. Ancak kaygı bozuklukları, normal sinirlilik veya endişe hissinden farklıdır ve aşırı korku veya kaygı içerir. Kaygı bozuklukları, ruhsal bozukluklar arasında en yaygın olanlardandır.  Kaygı, gelecekteki bir endişeye yönelik olarak ortaya çıkar ve genellikle kas gerilimi ve kaçınma davranışı ile ilişkilidir. Kaygı bozuklukları, insanların semptomlarını tetikleyen veya kötüleştiren durumlardan kaçınmaya çalışmalarına neden olabilir. İş performansı, okul çalışmaları ve kişisel ilişkiler etkilenebilir. Ancak kaygı bozuklukları, çeşitli psikoterapötik tedavilerle tedavi edilebilir. Tedavi, çoğu insanın normal, üretken bir yaşam sürmelerine yardımcı olur.

Kaygı Bozukluk

Panik Bozukluk

Panik bozukluk, düzenli olarak ani panik ya da korku atakları yaşanan bir anksiyete bozukluğudur.

Herkes belirli zamanlarda endişe ve panik hissiyatları yaşar. Bu, stresli veya tehlikeli durumlara doğal bir tepkidir.

Ancak panik bozukluğu olan bir kişi, genellikle ve aniden kaygı, stres ve panik hissiyatları yaşar, genellikle belirgin bir neden olmaksızın ortaya çıkar.

Anksiyete, bir rahatlık hissidir. Hafiften şiddetliye kadar değişebilir ve endişe ve korku hisleri içerebilir. Panik, anksiyetenin en şiddetli biçimidir. 

Başka bir atak başlatabileceğinden korktuğunuz için belirli durumlardan kaçınmaya başlayabilirsiniz.

Bu, "korku içinde korkma" döngüsü yaratabilir. Bu durum,  kişinin panik hissini artırabilir ve daha fazla atak geçirmesine neden olabilir.

Kişi, bu semptomları bir panik atak sırasında yoğun zihinsel ve fiziksel belirtilerle karşılaşır. Çok hızlı ve belirgin bir neden olmaksızın ortaya çıkabilir.

Panik atakları çok korkutucu ve sıkıntılı olabilir.

Panik bozukluğun bazı belirtileri, hızlı kalp atışı, bayılma hissi, terleme,mide bulantısı, göğüs ağrısı, nefes darlığı, titreme, sıcak basmalar, ürperme, boğulma hissi, baş dönmesi, uyuşukluk veya karıncalanma, ​ağız kuruluğu, dehşet hissi veya ölme korkusu, karın ağrısı, vücudunuzla bağlantınızın olmadığı hissi, parmaklarda karıncalanma olarak ortaya çıkabilir.

Çoğu panik atak 5 ile 20 dakika arasında sürer. Bazıları bir saate kadar sürebilir.

Atakların sıklığı, durumunuzun ne kadar şiddetli olduğuna bağlıdır. Bazı insanlar ayda bir veya iki kez atak geçirirken, diğerleri haftada birkaç kez geçirebilir.

Panik atakları korkutucu olsa da, tehlikeli değildir. Bir atak size herhangi bir fiziksel zarar vermez. Psikoterapi, panik ataklarla baş etmek için kişilere yardımcı olan bir yoldur. 

shutterstock_1783126067.jpg
Panik Bozuk
shutterstock_2177672205.jpg

Korku

Korku, bir tehdit veya zarar alma olasılığına karşı duyulan duygusal bir tepkidir. Bu tepki, biyolojik olarak evrimsel bir özelliktir ve insanların hayatta kalma ve güvenliğini sağlama amacı taşır. Korku, genellikle bir tehlike ortaya çıktığında vücudu ve zihni mobilize etmek için bir tepki olarak ortaya çıkar. Bu tepki, "savaş ya da kaç" tepkisi olarak bilinir ve vücut, hızlı bir şekilde enerji sağlamak üzere fizyolojik değişikliklere uğrar.

Korku, birçok farklı durum veya nesne karşısında ortaya çıkabilir. Gerçek bir tehlikenin yanı sıra, hayalî veya sembolik tehditlere karşı da korku yaşanabilir. Korku, genellikle fiziksel belirtilerle birlikte gelir, bu belirtiler arasında kalp atışının hızlanması, terleme, kas gerginliği ve odaklanmış dikkat bulunabilir.

Korkular, kişisel deneyimlere, kültürel etkilere ve genetik faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bazı korkular evrimsel olarak belirlenmiş olabilir, diğerleri ise bireyin yaşamı boyunca edindiği deneyimlere dayanabilir.

Korkular genellikle normal ve adaptif bir tepki olarak kabul edilir. Ancak, bazı durumlarda aşırı veya anormal korkular, kişinin yaşamını olumsuz etkileyebilir ve bu durumda profesyonel yardım almak önemli olabilir. Bu tür aşırı korkular, fobi veya anksiyete bozuklukları olarak sınıflandırılabilir. 

Korku

Okula Adaptasyon Süreçleri

Okula uyum süreci, bir öğrencinin yeni bir eğitim ortamına alışma ve bu ortamda başarılı bir şekilde yer edinme sürecini ifade eder. Bu süreç, genellikle çocukların anaokulu, ilkokul, ortaokul veya lise gibi farklı eğitim seviyelerine başlamasıyla birlikte ortaya çıkar. Okula uyum, akademik, sosyal ve duygusal açıdan bir dizi meydan okuma içerebilir.

Bazı çocuklar için okula uyum süreci sorunsuz ve doğal bir şekilde gerçekleşirken, diğerleri için bu süreç daha zorlayıcı olabilir. Çocuklar, yeni bir ortama adapte olmak, öğretmenleri ve sınıf arkadaşlarıyla ilişki kurmak, akademik becerileri geliştirmek ve sınıf kurallarına uymak gibi konularda destek ve rehberliğe ihtiyaç duyabilirler.

Psikoterapi, okula uyum sürecinde çocuklara ve gençlere yardımcı olabilir.

Ekran Resmi 2024-01-05 21.25.52.png
Okula Adat
BOSAM
shutterstock_2139085589.jpg

Travma

Travma bozuklukları, Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM-5) tarafından travma ve stresle ilişkili bozukluklar olarak sınıflandırılır. Bu bozukluklar, hepsi travmatik bir olay veya deneyim tarafından tetiklenen, neden olan veya kötüleşen benzer özelliklere sahiptir.

Travma bozuklukları korku, aşırı anksiyete, stres, depresyon ve diğer olumsuz duygulara sebep olur. Hatta kabuslar ve flaşback'ler yaşanmasına neden olabilirler. Bir travma bozukluğu aynı zamanda bir kişinin davranışlarını etkiler ve öfke, şiddet patlamaları, sosyal çekilme, aktivitelere ilginin kaybı gibi birçok olumsuz sonuca sebep olabilir. Travma, kişisel bir deneyim olduğu için, bir olay bir kişi için başa çıkması kolayken, başka bir kişi için çok travmatik olabilir. Travma örnekleri arasında kötü muamele, ihmal, şiddeti gözlemleme, sevilen birinin kaybı, kaza veya cinsel saldırı bulunabilir. Travma bozuklukları yönetilebilir ve sürekli, profesyonel bir tedavi ile üstesinden gelinebilir.

Tramva

Yas

Yas süreci, kaybın etkisiyle baş etme sürecini ifade eder. Bu kayıplar ölüm, bir ilişkinin sona ermesi, sağlık sorunları, iş kaybı veya başka bir anlamlı durumu içerebilir. Kayıp yaşamında yas, bireyin duygusal, fiziksel ve sosyal düzeyde bir dizi tepkiyle baş etme sürecidir. Psikoterapi, kayıp yaşamında yas sürecinde bireylere destek sağlama ve baş etme becerilerini güçlendirme konusunda etkili olabilir.

Her bireyin yas süreci farklıdır, bu nedenle terapi, bireyin özel ihtiyaçlarına ve duygusal durumuna uygun bir şekilde kişiselleştirilmelidir. Psikoterapötik destek, kişinin yaşadığı kaybın türüne, sürecine ve bireysel ihtiyaçlarına göre çeşitli terapi yöntemleri içerebilir. 

shutterstock_1600368805.jpg
YAS
Ekran Resmi 2024-01-05 16.50.53.png

Boşanma

Boşanma, ebeveynlerin evliliklerini sonlandırdığı bir süreçtir ve bu durum çocuklar üzerinde çeşitli duygusal, sosyal ve psikolojik etkiler yaratabilir. Çocuklar, ebeveynlerinin boşanmasını farklı şekillerde deneyimleyebilir ve bu deneyimler, çocuğun yaşına, kişiliğine, aile dinamiklerine ve boşanmanın nasıl yönetildiğine bağlı olarak değişebilir. Psikoterapi, boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileriyle başa çıkma sürecinde destek sağlayabilir.

Boşanma, çocuklarda çeşitli duygusal zorluklara neden olabilir. Öfke, üzüntü, kafa karışıklığı ve kayıp duyguları bu duygusal zorluklara örnektir. Psikoterapi, çocukların bu duyguları ifade etmelerine, anlamalarına ve başa çıkmalarına yardımcı olabilir. Boşanma, çocuklarda gelecekle ilgili belirsizlik duygusu yaratabilir. Bu belirsizlik, genellikle kaygı ve güvensizlik duygularına yol açabilir. Psikoterapi, çocuklara bu belirsizlikle nasıl başa çıkacakları konusunda rehberlik edebilir.  Boşanma, çocukların sosyal ilişkilerinde zorluk yaşamalarına neden olabilir. Arkadaşlarıyla, okulda veya aile içinde ilişkilerde sorunlar ortaya çıkabilir. Psikoterapi, çocuklara sosyal becerilerini geliştirme ve sağlıklı ilişkiler kurma konusunda destek olabilir. Boşanma, çocukların akademik performansını etkileyebilir. Dikkat dağınıklığı, motivasyon kaybı ve konsantrasyon zorlukları gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Psikoterapi, çocuklara bu konularda destek sağlayarak akademik başarılarını destekleyebilir.  Boşanma, çocukların duygusal regülasyon becerilerini zorlayabilir. Psikoterapi, çocuklara duygusal sağlıklarını koruma ve yönetme becerilerini öğretebilir. Psikoterapi, çocuklara boşanmanın doğal bir süreç olduğunu anlamalarına yardımcı olabilir. Bu, çocukların duygusal olarak bu durumu kabullenmelerini ve üzerinde çalışmalarını kolaylaştırabilir.

Psikoterapi, çocuklara ve ailelere boşanma sürecinde destek sağlama konusunda etkili bir araç olabilir. Uzman bir terapist, çocukların duygusal ihtiyaçlarını anlama, ifade etme ve başa çıkma becerilerini güçlendirme konusunda rehberlik edebilir.

Boşanm

Davranış Problemleri

Çocuklarda davranış problemleri, çocuğun sosyal, duygusal veya akademik yaşamında gösterdiği istenmeyen davranışları ifade eder. Davranış problemleri, çocukların yaşlarına, gelişim seviyelerine, aile dinamiklerine ve çeşitli diğer faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Davranış problemleri, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), düşük özsaygı, öfke sorunları, obsesif-kompulsif davranışlar, okul reddi gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

Psikoterapi, çocuklarda davranış problemleriyle başa çıkma sürecinde etkili bir tedavi yaklaşımıdır.  Psikoterapist, çocuğun davranış problemlerini anlamak ve değerlendirmek amacıyla çeşitli araçlar ve yöntemler kullanabilir. Bu değerlendirme, problemin kökenini anlamak ve uygun bir tedavi planı oluşturmak için önemlidir.  Psikoterapist, çocuğun ve ailesinin ihtiyaçlarına göre hedefler belirler ve buna uygun bir tedavi planı oluşturur. Bu plan, çocuğun sorunlu davranışlarıyla baş etme becerilerini geliştirmeye odaklanabilir. Çocuklar, bireysel terapi yoluyla terapistleriyle bir araya gelerek duygusal sorunları, düşünce kalıplarını ve davranışlarını keşfeder. Terapist, çocuğa olumlu davranışlarını güçlendirecek stratejiler öğretebilir ve duygusal düzenleme becerilerini geliştirmesine yardımcı olabilir. Çocuklardaki davranış problemleri genellikle aile dinamikleriyle bağlantılıdır. Aile terapisi, aile içi iletişimi güçlendirme, ebeveynlerin çocuklarını daha etkili bir şekilde yönlendirmesine yardımcı olma ve aile içinde olumlu değişiklikler yapma konusunda destek sağlar.​ Psikoterapi, çocuklara duygusal düzenleme, problem çözme, iletişim ve sosyal beceriler gibi hayatları boyunca kullanacakları becerileri öğretme konusunda da etkilidir.

Çocuklarda davranış problemleriyle başa çıkma sürecinde psikoterpi, çok yönlü bir yaklaşım sunar. Terapist, çocuğun ihtiyaçlarına ve problemine uygun bir terapi planı oluşturur, çocuğa destek sağlar ve ailenin bu süreçte etkin bir rol oynamasına yardımcı olur.

Ekran Resmi 2024-01-05 21.37.40.png
DAVRNIS
Bağlanma
shutterstock_1439323772.jpg

Bağlanma Bozuklukları

Bağlanma bozukluğu, çocuk ve bakım veren arasındaki güvenli ve duygusal bir bağlanmanın eksik veya yanlış olması durumunu ifade eder. Bu durum, genellikle çocuğun erken yaşlarda temel güven ve güvenli bağlanma ihtiyaçlarının karşılanmaması veya bakım verenlerle tutarlı bir bağ kuramaması sonucunda ortaya çıkabilir. Bağlanma bozuklukları, çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini etkileyebilir. Psikoterapi, çocuklarda bağlanma bozukluklarına müdahale etmede etkili bir araç olabilir.

Akran ilişkilerinde yaşanan problemler

Akran ilişkilerinde yaşanan sorunlar, çocuklar ve gençler için oldukça yaygın bir konudur. Bu sorunlar, arkadaşlık, sosyal kabul, çatışmalar, zorbalık gibi çeşitli konuları içerebilir. Bu sorunlar, çocuğun duygusal sağlığı, özsaygısı ve genel yaşam kalitesi üzerinde etkiler yapabilir. Psikoterapi, çocukların akran ilişkileriyle başa çıkma ve bu ilişkileri geliştirme konusunda etkili bir destek sağlayabilir. Psikoterapi, çocuklara ve gençlere sosyal beceriler kazandırmak için etkili bir platform sunar. İletişim becerileri, empati, çatışma çözme ve arkadaşlık ilişkileri kurma gibi konularda destek sağlayabilir. Zorbalık, maalesef akran ilişkilerinde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Psikoterapi, çocuklara zorbalıkla başa çıkma stratejilerini öğretme, duygusal olarak güçlenmelerine ve kendilerini korumalarına yardımcı olur. Bazı çocuklar arkadaşlık kurma ve sürdürme konusunda zorlanabilir. Psikoterapi, çocuklara arkadaşlık becerilerini geliştirmelerine ve sosyal bağlantılar kurmalarına destek olur. Arkadaşlar arasındaki çatışmalar, çocukların duygusal refahını etkileyebilir. Psikoterapi, çocuklara çatışma çözme becerilerini öğretme ve olumlu ilişkiler kurma konusunda rehberlik etme fırsatı sunar. Akran ilişkilerinde yaşanan sorunlar genellikle duygusal zorluklarla birlikte gelir. Psikoterapi, çocuklara duygusal düzenleme becerileri kazandırarak duygusal sağlıklarını destekler. Bazı çocuklar sosyal anksiyete ile başa çıkma konusunda zorluk yaşayabilirler. Psikoterapi, çocuklara sosyal durumlarda daha rahat hissetmeleri ve ilişkilerini geliştirmeleri için destek sağlar.​

Psikoterapi, bu tür sorunlarla baş etme sürecinde çocuklara ve gençlere fayda sağlar. Terapist, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına ve yaşadığı zorluklara özel olarak odaklanarak, onları daha sağlıklı ve tatmin edici sosyal ilişkiler kurma konusunda destekler. 

Ekran Resmi 2024-01-05 21.42.54.png
Akran
Ekran Resmi 2024-01-05 21.47.48.png

Aile ilişkileri

Çocukların aile ilişkileri, genel gelişimleri ve duygusal sağlıkları üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Aile içindeki dinamikler, ebeveyn-çocuk etkileşimleri ve aile üyeleri arasındaki iletişim, çocuğun duygusal düzenlemesi, özsaygısı ve sosyal becerileri üzerinde belirleyici bir rol oynar. Aile içinde yaşanan sorunlar veya gerilimler çocukları olumsuz etkileyebilir. Bu noktada, psikoterapi çocuklarda aile ilişkileri konusunda önemli bir destek aracı olur. Psikoterapi, aile içi iletişimde yaşanan sorunları ele alır. Aile üyelerine etkili iletişim becerilerini öğretir, duygularını ifade etme konusunda rehberlik edebilir ve anlayışı artırabilir. Terapist, aile içindeki dinamikleri anlamak için çeşitli teknikleri kullanır. Bu, aile üyelerinin rollerini, beklentilerini ve etkileşimlerini anlamalarına yardımcı olur.  Aileler arasındaki çatışmalar, çocukları olumsuz etkileyebilir. Psikoterapi, aile üyelerine sağlıklı çatışma çözme stratejileri kazandırır ve aile içindeki gerginlikleri hafifletmeye yardımcı olur. Ebeveynlerin çocuk yetiştirme becerileri, çocuğun duygusal ve sosyal gelişimini etkiler. Psikoterapi, ebeveynlere çocuklarıyla daha sağlıklı bir bağ kurma, sınırlar koyma, tutarlı olma ve olumlu disiplin teknikleri konusunda rehberlik eder.​

Psikoterapi, aile içinde yaşanan sorunları ele alarak çocukların ve aile üyelerinin duygusal refahını artırır. Bu süreç, aile içi ilişkileri anlamaya, iyileştirmeye ve daha sağlıklı bir aile dinamiği oluşturmaya odaklanır. Terapist, aile üyeleri arasında güvenli bir ortam sağlar ve çocukların gelişimini destekleyecek etkili stratejiler sunar.

Aile İlişki

Sınır Problemleri

Ekran Resmi 2024-01-05 17.00.35.png

Anne babanın sınır koyması, çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişimi ve diğer sosyal ortamlara adaptasyonu için önemlidir. Ancak, sınır koyma süreci bazen karmaşık olabilir ve çocukların bu sınırlara nasıl tepki gösterdikleri de farklılık gösterebilir. Eğer çocuk, sınırlara uyum sağlamakta zorlanıyorsa veya aile uygun sınırları belirlemekte güçlük yaşıyorsa, psikoterapi bu süreci desteklemek için etkili bir araç olabilir.

Sınır Problem

Kardeş Kıskançlığı

Kardeş kıskançlığı, aile içinde yaygın olarak gözlemlenen bir durumdur ve genellikle yeni bir kardeşin doğumuyla ortaya çıkar.  Bu durum, mevcut çocuğun dikkatini, sevgisini veya kaynakları paylaşma ihtiyacı hissetmesinden kaynaklanabilir. Kardeş kıskançlığı ile başa çıkmak, aile içinde sağlıklı ilişkileri sürdürmek ve çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için önemlidir. Her ailenin yapılanması ve dinamiği birbirinden farklıdır.  Zaman zaman kardeş kıskançlığıyla başa çıkmak uzun süreli ve zorlayıcı bir süreç olabilir. Psikoterapi, bu süreci desteklemek, sağlıklı aile ilişkilerini sürdürmek ve ailenin uyumunu artırmak için etkili bir araçtır.

Ekran Resmi 2024-01-05 21.52.52.png
KARD
Egen

Ergenlik Dönemi Sorunları

Ergenlik dönemi, bireyin fiziksel, duygusal, sosyal ve bilişsel açıdan büyük değişiklikler yaşadığı bir evredir. Bu dönemde ergenler, kimliklerini bulma, bağımsızlık kazanma ve gelecekteki hedeflerini belirleme gibi önemli gelişimsel görevlerle karşılaşırlar. Ancak, bu süreç beraberinde çeşitli zorlukları da getirebilir.  Ergenler, kimliklerini bulma sürecinde karmaşık duygusal deneyimler yaşayabilirler.  Ergenlik dönemi sıklıkla duygusal dalgalanmalar yaşanır ve bireyselleşme çabası ön plandadır. Buna bağlı olarak gençler  aileleri  ve  sosyal çevreleri ile çatışma yaşayabilirler. Bu dönemde okul performansı, sınav stresi ve geleceğe yönelik baskı gibi akademik zorluklarla da ortaya çıkabilir. Ergenlik dönemi sorunlarıyla başa çıkmak için psikoterapi, genç bireylere ve ailelerine destek sağlar.

Ekran Resmi 2024-01-05 21.58.01.png

İletişim Bilgilerim

Göztepe, Tütüncü Mehmet Efendi Cd.  34730 Kadıköy/İstanbul

           +90 534 591 83 03 

  • Whatsapp
  • Instagram
  • LinkedIn

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

bottom of page